Yeni yaşam barınağımızda
her sabah uyandığımızda, çok ihitaşamlı yüksekliğe sahip
olmasa da penceremizden dışarıya açılan dünyamız da, bize
görsel şölenini sunan tepeleri her gün ilgiyle izleyip, üzerinde
konuşmalarımız kahvaltı soframıza katık olurken, biz yine
hayatın koşuşturmacasın da, zamanımızı tüketmekle meşguldük
Son günlerde yazı
aratmayan günler, bu sabah saat 07:00 gibi aniden içimde beliren
hadi Denis'i uyandırıp yürüyüşe gidelim kararı ile doğaçlama
bir aktiviteye dönüştü.Girişten de anlaşılacağı gibi
penceremizden görüntüsü ile bizi çağıran tepeler hedefimiz
olmuştu.Hızlıca yaptığımız hazırlıktan sonra, yolda sabah
kahvaltısı için kısa bir hazırlık sonrası, yuva köyüne doğru
yola koyulduk.Köyün camisinde aracımıza uygun bir yer bulduktan
sonra, sureklı tırmanış olan güzergahımızda uzun süredir
yürümemiş olmanın verdiği hamlıkla birlikte, ufak serzenişler
eşliğinde ve kısa molalarla ilerlememizi sürdürdük.Yolumuzda boyunca gördüğümüz çiğdem çicekleri baharı müjdelemiş,
bize de görsel şölen hazırlamışlardı.Kendimize seçtiğimiz
hedef noktasına doğru yaklaştıkça arkamıza baktığımız da
şehrin üstüne örtü gibi kaplayan pis hava bulutu ne kadar,
sağlıksız bir ortamda yaşadığımızın belgesi idi.
Zirve noktasında, esen
kuvvetli rüzgarla kısa bir fotoğraf çekimi sonrası, az aşağıda
sığınacağımız kayalık alanda çay molamız sonrası, Denis' in
kursuna yetişmemiz gerektiğinden dönüşe geçtik.Artık azalan
irtifanın rahatlığı ile hızlı bir şekilde başlangıç
noktasına ilerledik.
Oturduğumuz yerden hep
şikayet ettiğimiz bazı şeyler, sadece harekete geçmeye karar
vermekle önüne geçmek mümkün.Bana hep ne işin var otur
oturduğun yerde, diyenler için bugün güzel bir örnekte
fotoğrafladık.
Uzak yada yakın doğaya
çıkabileceğimiz her alanı değerlendirmek, şehir yanı başında
bile doğayı içine sindirmek, çocuklarımıza da bu hazzı
tattırmanın mutluluğu ile evimize döndük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder