Recent Posts

Çatak Kanyonu Kastamonu

Unutmayın ki yaşam aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.

Yürüyüş Parkurları GPS Kayıtları

Mutluluk varılacak bir istasyon değil bir yolculuk biçimidir..

Fotoğraflarım

Eğer hikayeyi sözcüklerle anlatabilseydim, yanımda sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım.

Doğa Sporları Hakkında Bilgiler

Daha bir çok bilgi…

15 Temmuz 2014 Salı

12.07.2014 Gezende Kanyonu - Ilısu Şelalesi Gezi ve keşif turu

Her şey 2010 yılında başlamıştı, sürekli takipte bulunduğum forum sitesinde görselleri eşliğinde paylaşılan bu bölge ile ilgili ajandamın sayfalarından birinde aldığım notun belki mürekkepleri uçmuş, görsellerde zihnimin derinlerinde, kendisini bulacağı ilk fırsatta göstermek niyeti ile beklemekte idi. Yiğenimin dayı, bu hafta sonu hadi atla Mersin gel önerisi ile zihnimin derinliklerinde çıkmayı bekleyen bu bölge hakkında hemen araştırmalara başlayarak, biraz benimde zorumla gezi planında kendisini ikna etmemle, görev paylaşımı ile malzemelerimizi hazırladık.
Hava şartları mevsim normallerinin çok üstünde, sıcaklar  bir yandan, diğer yandan günler den Cuma ve ben diken üstünde çalışıyorum, her zaman olduğu gibi,  Cuma günü öğleden sonraya yıkılacak bir çok iş nedeni ile planlarımızın alt üst olmasından korkuyorum.
Korkulan olmadı….
Gecenin geç saatleri, Mersin sokakları bomboş, Ankara da ki gündüz sıcakları burada gece de yaşanıyor, Allah’ım sanki nefes alamıyorum. Gece saat 3, sabaha az da olsa daha dinç olabilmek adına, malzemeler ortada saçılmış vaziyette toparlanmayı beklese de vücudun uyku isteğine kayıtsız kalamayarak, alarm ımızı ayarlayarak dalıyoruz uykuya.
Tabelada Mut 75 Km Levhası düşündüğümüzden daha kısaymış düşüncesi üzerimizdeki uyku mahmurluğunu biraz olsa atmamıza neden olmuş, daha bir motive ilerleyişimiz sürerken kendimizi  Ermenek yolunda bulmuştuk. Mevsim şartlarının normallerin üstündeki sıcaklığı bizi fazlası ile bunaltmış olması, gideceğimiz noktaya bir an önce varma isteğimizi kabartıyor ancak manzaranın bize sunduğu eşsiz güzellik, dayı şuraya bak, Umur asıl sen şunu gördün mü diyaloğumuz ile yerini sakin bir yolculuğa bırakıyor.
Evet artık yol ayrım noktasına yaklaşmış bulunuyoruz, GPS kayıtlarından tesbit ettiğim ayrım noktasına geliyorum, Umur arazi çok çetin, bu sıcakta işimizi garantiye alalım, aşağıya inip çıkmakla vakit kaybetmektense, 3 Km geride çardak altında oturan köylülerden yardım almak daha mantıklı olacak.
Selam, ben demiştim bu araba geri gelecek bak görürsünüz…..
Evet yanlarından geçerken sormakta tereddüt ettiğimiz amcalarla, başlayan güzel sohbetimiz ardından, çalıştığımız rotadan daha iyi şartlara sahip başka bir yolun varlığından haberdar olmamızla, şimdi daha bir güvenle irtifa kaybederek köy yollarından önce baraj gölünün yanına, ardından tünellerden  geçerek baraj görevlilerinin yanına kadar geliyoruz. Burada kısa mola sonrası, bir kez de onlardan gideceğimiz güzergahlar hakkında bilgiler aldıktan sonra ve barajdan su bırakılıp bırakılmadığını öğrendikten sonra, kanyona doğru ilerliyoruz.
Her fırsatta ağzımızdan istemsiz çıkan ses, şu suyun turkuaz rengine bak…..
Kanyon girişine ulaştık, yıkıntılar içerisinde prefabrik bir ev, yaşlı Karı Koca yaşıyorlar, kendimi yabancı topraklarda gibi hissediyorum, teyze ile iletişim kuramıyorum, Anladığım tek şey, bu oğlan beni anlamıyor…..Gülüşmeler.
Sıcak…. Kanyona girerken aslında çalıştığım yerden değil, sezgimin sesini dinleyerek, kestirmeden ilerliyorum, aslında kestirme kullanmakla iyi etmişim ama iniş yeri sıkıntılı, hiç riske girmeye gerek yok, geri dön..
Bu dönüş sıcaklık derecesinin çok yüksek olması ile bizi bayağı yıprattı. Nihayet kanyona girdik, mevsim nedeni ile su seviyesi az, kanyonda uzunca bir müddet ilerlemek mümkün, niyetim ilerleyebildiğim kadar ilerlemek, Umur yorulmuş dayı benden bu kadar vaziyette, ortamın atmosferi beni içerisine çekmiş ben ilerleyeceğim diyorum. İlerlediğim her adım, beni büyüler vaziyette, suyun rengi, berraklığı, hayalimde su seviyesinin yüksek olduğu dönemleri canlandırıyorum. Burası inanılmaz…….
Kelimelerin yerini fotoğraflara bırakayım..

Artık gün ilerlemiş, planımızda olan Ilısu şelalesine gitme vakti. Öğrendiğimiz yol güzergahında ilerliyoruz. Tekrar irtifa kazanıyor, geldiğimiz dağın diğer yamacından aynı manzarayı izliyoruz.Yaklaşık 20 Km ilerledik, Ilısu köyüne geldik ama şelale yolunu bulmak için yardım alalım diyoruz, herkes kendini sıcaklık nedeni ile evlerine kapatmış, korna sesine dahi kimse duyarlı değil.. Neyse ki ilerde genç bir bayan gidiyor tam köylü kızı eda ve kıyafetleri ile öğreniyoruz…. Ağa bak buradan bakınca şelale görünüyor…..
Vavvvvvv…. Şelale tablesı 2 km yi gösteriyor ama tekrar bir vadi tabanına inmek gerekiyor, Umurla birbirimize bakıyoruz, buradan iner inmesine de çıkabilirmiyiz diyoruz..
Şelale söylendiği gibi, 60-70 mt yükseklikten dökülüyor, Su barajdan kesilmiş sadece doğal yaşamın idame etmesi için az miktarda bırakılan su akıyor şelaleden. Yüksek bir debi ile aktığını düşündüğüm su sanki süzülürcesine, tüm eda ve cilvesi ile akıyor. Planlarımızda burada kamp atmak var.Çadır alanı dar, Vadi çerisinde ve Güneş dağ yamacın arkasına düştüğünde hava erkenden kararacak, vadi rüzgarı sürekli esiyor ve kamp ateşi yanarken benim uyumam mümkün değil, bana göre muhtemel yangın tehlikesi var, ortak karar ile gezende barajının yanına iniyor ve kampımızı kuruyoruz.
Sessizlik ortama hakim, çadır kurmak, yemek vs derken hava kararıyor, ateş te demlediğimiz çayımızı yudumluyoruz, bir müddet sonra dolunay ortamı aydınlatıyor, bu atmosferde uyumak istemiyor ve direniyorum………..

 Yeni yerlere hazırlık…..








































6 Temmuz 2014 Pazar

06.07.2014 GEREDE YAYLALARI BİSİKLET TURU

Seyahatin önündeki tek engel kapının eşiğidir.
Bosna Atasözü
 Kararsızlık,

Haftanın yorgunluğumu, yoksa çocuklardan ayrı geçen günlerin getirdiği özlemin terazide ağır basan tarafımı  bilemiyorum, üzerimde bir keyifsizlik, halsizlik, sanki üzerime konmuş seçenek düğmesi bugün neşesiz liği seçmiş.Oysa ki hafta içerisinde uyku modun da gibi görünen zihnimden yaptığım planların haddi hesabı yok.
Bu duygular içerisinde gelen cumartesi, sanki noterin katibi gibi her şeyi onaylarcasına bütün ruh halimi tasdiklemiş, bu yaşıma kadar belki iki elin parmakları kadar olmadığını bildiğim bir olaya tanıklık ediyor.Saat 11:00 ve ben yeni uyanıyorum.Bu durum benim için pek olağan ve hiç de normal değil.Eve kapatmış kendimi uzun zamandır yapmadığım şeyleri yapıyorum, Ağlamak lı gözlerle seyrettiğim 12  yıllık esaretin altından, zaten kasvet içinde bulunan ruhumu canlandırmalısın diyorum kendi kendime, kısa süren hayatımın o anlarına aksiyon katarak Kaçış planı ile kafamı biraz olsun dağıtıyor, çeyrek final maçları ile de günün sonlanmasına dakikalar kala ben hala ne yapacağımı bilmiyorum.Şunu biliyorum ki yarın bugün gibi olmamalı.
Sabah kendimi plansız programsız, ne yapacağımı bilmeden bisikletimle birlikte kapının eşiğinde buluyorum.
Orasımı burası mı derken önceki hafta dan aşina olduğum ve planımı tam olarak gerçekleştirmemiş olmam bilinç altındaki yönlendirmelerle kendimi Gerede de buluyor, Kendi sesimle Ömer kendine gel haykırışı ile canlanmaya çalışıyorum.

29 Haziran 2014 Pazar

29.06.2014 MENGEN - GEYIK GOLU BISIKLET TURU

Yol ve Yolculuklar her zaman tarifi mümkün olmayan duygularla kaplar içimi ve olması gereken işlerimi hiç bir zaman sakin ve tam yapamam, öyle günlerden biri olan bugün de gece saat başı uyanmaktan, uykumu da yarım yamalak yaptığımın farkında ama görev başında yola çıkmaya hazır, yanlızlığımıda alarak düştük yollara.Sakin giden yolculuğum, Kızılcahamam Akyarma geçidini geçer geçmez, hava daki bulutların tüm bölgeyi kaplamış ve sanki esir almış pozisyonu, benimde yapacağım rota üzerinde ani değişiklikler yapma zorunluluğunda olduğumu hissettirmiş, Gerede'ye ulaşmıştım.Normal şartlarda Gerede de bırakacağım aracımı, planımı değiştirerek, Mengen de bırakmaya karar vererek devam ettim.Erken bir saatte ulaşmış olmama rağmen, yol heyecanı ile uykusuz kalmam, araç içerisinde yarım saatlik kestirme ile giderdim.
Artık yola düşme vakti, Ramazan dolayısı ile olsa gerek Mengen sokakları bom boş, yanlızlığım yanımda Pazarköy yoluna pedal döndürmeye başladım.Daha 1 km ilerlemem iştim ki, önümde yerel halktan olduğu belli bisikletli ilerlemekte, yanlızlığıma ayıp olmasın diye, ona yetişmek gibi bir çabam olmasa da, bir müddet sonra birlikte pedallamaya başladık, yanlızlığa bir müddet veda vakti, Sadettin, bizim gibi emekçi bir kardeşimiz, ramazan dolayısı ile iş yerinin kapalı olmasını fırsat bilmiş, hem kafasını dinlemeye hemde tutkusu balığa gidiyor, 10 km den fazla birlikte pedalladık,  Mengen hakkında güzel bilgiler aldım ama not almayınca hepsi hava da kaldı.
Abi sen buradan sağa döneceksin, neyseki yanlızlığım her daim yanımda, Sadettin ile vedaşlaştık.Ben ise daha ilk metrelerden tırmanmaya başladım.Stabilize yol bitmiş, orman yoluna girmiştik, yürümeyi pedallamaktan daha iyi beceriyorum. Bisiklet ben üstündeyken gitmiyor diyorum yanlızlığıma, oda bana sen güçlüsün, ne yollar aştın bunu mu aşamayacaksın, dayan acelen yok, ha gayret diyerek, veriyor gazı.5- 7- 9 km derken, ne tırmanıyorum, göğe uzanan ağaçlar artık nerdeyse benimle aynı boyda, Ömer diyor yanlızlığım, zirve yaptın daha ne kadar gideceksin, merak etme sen diyorum, bu sefer iyi çalıştım dersime, daha yolumuz var.Zirve seviyelerine kadar ilerleyince pedallamakta mümkün oluyor, biraz da eğim azalan arazide.Hava sıcak, buram buram terler atarken sağlı, sollu akan hızar deresinin sesi, bana eşlik ederek, çağlıyor, zaman zaman sağ yamacımda akan dağ suları ile susuzluğumu gideriyor ilerleyişimi sürdürüyorum.Hedefe odaklanmanın hiç bir şekilde bulunduğum ortamın güzelliğini es geçmesine imkan vermiyorum.Dönüş yolunda serinleyebileceğim bir kaç nokta tesbit ediyorum.Yanlızlığıma buralarda sola bir yol dönecek diyorum, patron sensin diyerek hemen sorumluluğu atıyor benim üzerime, peki biraz daha ilerleyelim.Evet evet yol çatallaştı, çatallaşmasına da, burayı kim tırmanacak, üzerimdeki formam çamaşır makinasından çıkmış gibi, çağlayan hızar deresinin sesine ayak uydurup, yanlızlığım ha son gayret, 700 mtç aldı bitirelim şu işi.Sağolsun, ne iyi arkadaş hiç ikiletmiyor.
Yüzümdeki tebessümü görebiliyormusun, yanıt yok,manzara beni benden almış, yanlızlığım yok olmuştu.
2 Saate yakın mola dan sonra, inişin bisiklet turunu anımsatacak şekilde olmasının rahatlığı ile ayrılmakta zorlanıyorum.Br yandan karanlık bulutlar yine tepemde dolaşmaya başladı.
Yanlızlığımla karar verdik, inmek için hiç acelemiz yok, her pedalın keyfini çıkartmalıyız, ağır ağır arka teker bir sağa bir sola sert frenlemeden kaya kaya iniyoruz, yanlızlığıma diyorum işte işte burası, burada mola.
Araziye gidenler bilir her taraf birbirine benzer, bazen burası dediğiniz yer, orası değildir.Bu sefer nokta atışı.
Hızar deresine iniyorum, ayakkabılar, çoraplar çıkmış suya atladım.Aman Allahım su buz gibi, o ne 5 metre yukarısı çok güzel.Yanlızlığımda benimle aynı fikirde, burası +18 olacak belki ama, Öok ilginç bu sefer yanlızlığıma değil, kendime soruyorum, Ömer burası dağ başı, bir Allah'ın kulu geçmez, yanlızlığımdan utanmadan, ne var ne yok çıkartıyor atlıyorum suya.....Düna varmış.
Düzağaç köyüne çıkan yokuşu tırmanamayacağım, Ana yola inip 10 km. Pazarköye pedallıyorum, Sercan ile telefonlaşıp, babası ile kahvede sohbet ardından, Mengen yoluna düşüyorum,
 Ooooooo Sadettin erkencisin, abi balık yok, Mengen de balık bırakmadılar, bende döndüm.Sadettin aracımın yanına kadar beni uğurlamaya geliyor...
Sağlıcakla kal. 























Mesajımızı yazdık anlıyana

Su buz