Recent Posts

Çatak Kanyonu Kastamonu

Unutmayın ki yaşam aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.

Yürüyüş Parkurları GPS Kayıtları

Mutluluk varılacak bir istasyon değil bir yolculuk biçimidir..

Fotoğraflarım

Eğer hikayeyi sözcüklerle anlatabilseydim, yanımda sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım.

Doğa Sporları Hakkında Bilgiler

Daha bir çok bilgi…

17 Mart 2015 Salı

Oruxmaps Gps uygulaması "Doğada kaybolmayın, doğanın tadını çıkarın"

Doğa sporlarının temel dallarından biri olan doğa yürüyüşünü (hiking) bireysel olarak yapan kişilerin bu işe başlarlarken ki en büyük korkuları doğa da kaybolmaktır.Bu konuda ki benim şahsi düşüncem, ülkemizde özellikle büyük şehirlere yakın bölgelerde yapılan bu doğa yürüyüşlerinde, her zaman gerekli çalışma ve önlemler alınmak kaydıyla, 15-20 km alan içerisinde muhakkak bir köy, yayla vb yerleşim yerleri bulunmaktadır.Doğaya çıkma niyetinde olan bir kişininde doğal olarak önceden bölge hakkında gerekli çalışmaları yapması zorunludur.Teknolojinin bu denli ilerlemesi ile doğa da yönümüzü ve konumumuzu bulmamıza yarayan araçlarda çoğalmış, bir parçamız haline gelmiştir.Doğada yön bulma, rotamızı takip etme ve yürüdüğümüz rota ile ilgili detaylı bilgiler almamız için El GPS leri bu iş için tasarlanmış en ideal cihazlardır.
İnternette yaptığım araştırmalarda bulduğum ve bu başlık altında size tanıtmak istediğim çok güzel bir GPS uygulama programı, hem android sitemli cep telefonun da çalışması, internetten bağımsız olarak harici Gps modülünü kullanması ve uygulama olarak kullandığımız bir çok el gps cihazından daha fazla özelliklere sahip olması ve herşeyden önemlisi ücretsiz olması nedeni ile şiddetle tavsiye edeceğim ORUXMAPS GPS uygulamasını.Söz konusu uygulamayı arazide deneme şansım olmadı fakat, şehir içerisinde gayet başarılı.Hatta bu yazıdan sonra arazide deneyen arkaşlarda , yorum bırakırlarsa sevinirim.Programın kullanımı ile ilgili olarak zaman bulabilirsem burada detaylı olarak yazmaya çalışacağım.Şimdilik sadece görsel  bir takım bilgiler eklemek istiyorum.Doğa da kaybolmayın, doğanın tadını çıkarın.... 











8 Mart 2015 Pazar

08.03.2015 YUVA KÖY ÇOCUKLARLA YAPILABILECEK DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Yeni yaşam barınağımızda her sabah uyandığımızda, çok ihitaşamlı yüksekliğe sahip olmasa da penceremizden dışarıya açılan dünyamız da, bize görsel şölenini sunan tepeleri her gün ilgiyle izleyip, üzerinde konuşmalarımız kahvaltı soframıza katık olurken, biz yine hayatın koşuşturmacasın da, zamanımızı tüketmekle meşguldük
Son günlerde yazı aratmayan günler, bu sabah saat 07:00 gibi aniden içimde beliren hadi Denis'i uyandırıp yürüyüşe gidelim kararı ile doğaçlama bir aktiviteye dönüştü.Girişten de anlaşılacağı gibi penceremizden görüntüsü ile bizi çağıran tepeler hedefimiz olmuştu.Hızlıca yaptığımız hazırlıktan sonra, yolda sabah kahvaltısı için kısa bir hazırlık sonrası, yuva köyüne doğru yola koyulduk.Köyün camisinde aracımıza uygun bir yer bulduktan sonra, sureklı tırmanış olan güzergahımızda uzun süredir yürümemiş olmanın verdiği hamlıkla birlikte, ufak serzenişler eşliğinde ve kısa molalarla ilerlememizi sürdürdük.Yolumuzda boyunca gördüğümüz çiğdem çicekleri baharı müjdelemiş, bize de görsel şölen hazırlamışlardı.Kendimize seçtiğimiz hedef noktasına doğru yaklaştıkça arkamıza baktığımız da şehrin üstüne örtü gibi kaplayan pis hava bulutu ne kadar, sağlıksız bir ortamda yaşadığımızın belgesi idi.
Zirve noktasında, esen kuvvetli rüzgarla kısa bir fotoğraf çekimi sonrası, az aşağıda sığınacağımız kayalık alanda çay molamız sonrası, Denis' in kursuna yetişmemiz gerektiğinden dönüşe geçtik.Artık azalan irtifanın rahatlığı ile hızlı bir şekilde başlangıç noktasına ilerledik.
Oturduğumuz yerden hep şikayet ettiğimiz bazı şeyler, sadece harekete geçmeye karar vermekle önüne geçmek mümkün.Bana hep ne işin var otur oturduğun yerde, diyenler için bugün güzel bir örnekte fotoğrafladık.

Uzak yada yakın doğaya çıkabileceğimiz her alanı değerlendirmek, şehir yanı başında bile doğayı içine sindirmek, çocuklarımıza da bu hazzı tattırmanın mutluluğu ile evimize döndük.
















29 Aralık 2014 Pazartesi

28.12.2014 Güvenç Göleti Doğa Yürüyüşü

Tüyden hafif olurum böyle sabahlar;
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
       Orhan Veli Kanık

Günler ağır ve kasvetli, zaman geçmek bilmiyor, hüzünler peşimi bırakmıyor, daldan düşen yaprak misali,  uzağımda da olsalar, göçüyor, bir bir yüreğimde saygısını sakladığım insanlar, hayat acımasız yada acımasızmı oldu insanlar, bir pencere lazım bana dört duvara bakmaktansa...
Şairin de söylediği gibi, yer, mekan neresi olursa olsun, doğaya çıkmayı düşlediğim günlerin gecesi ve sabahı içim içime sığmaz, dakikalar kısalıp gideceğine sanki dönüşür saatlere..
Gecenin ilerleyen saatlerinde, çocuklarında zorlanmayacağı bir kaç bölgeye göz atıp yattıktan sonra, sabah Özcan' ın telefonunu beklemeye başladım, dakikalar ilerledikçe, geçen zaman benimde kafamda bulunan 2-3 bölge alternatifini hemen Ankara nın yanı başında, benim için neredeyse kurtarıcı vazifesi gören, bu vazifesinin yanında sahip olduğu toprak yapısı ile her zaman ilgimi çeken Güvenç Göleti bölgesine gitmeye karar verdik.
Yolda kısa alışveriş ve kahvaltı molasının ardından, oğlumun daha önce yürümüş olduğu bu bölge de gördüğümüz fosil kalıntılarını Özcan ve Ulaş'a da gösterebilmek adına  zorlanacak olsakta , başlangıç noktasını düşündüğüm yerden biraz daha geri çekerek, tırmanışa geçtik.
Beklediğimiz gibi, bizim de ilk seferinde yaşadığımız şaşkınlık ve düşünceli bakışları onların yüzünede yansıyan mutluluğun eşliğinde, tırmanarak zaman zaman ayakkabılarımıza yapışan çamurun verdiği zorlukla ilerleyişimizi sürdürdük.Yeni yerlere gitmek her zaman değişik hisler versede, daha önce yürünen bölgelerde, bilmenin verdiği özgüven ile etrafı daha iyi incelemek, doğayı daha iyi gözlemlemek mümkün olmakla, insanın sevdikleri ile birlikte olması yeni yerleri aratmıyor,
doğa çok enteresan ne zaman nerede ne çıkacağı belli olmuyor.daha önce alt seviyeden yaptığım yürüyüşü bu sefer, küçük sızlanmaların eşiğinde sırtın üst noktasından ilk zirvemiz, ardından 1998 yılında yapıldığı üzerinde yazan, sanırım nirengi noktası görevi yapan ikinci zirvemiz de taçlanan göl manzarası eşliğinde ki küçük molamız ardından, o her zaman, yeşilimsi, grimsi toprak yapısı üzerinden sarıkayalar tepesine doğru yöneldik.
Bu nokta ve buraya kadar olan Denis'in dikkatli gözlemleri sayesinde gördüğümüz  3 tane tilki yuvasını inceledikten sonra, yolumuza devam ettik, küçük fotoğraf molaları esnasında, yine Denis'in burada bir şey var bakın bakın, seslenişi ile 10 mt kadar önümüzde olanca hızı ile ilerleyen tavşan bize ayrı bir hava katmış, ilerleyişimizin devamında bize değişik muhabbetlere vesile olmuştu.Öğle yemeği molası vereceğimiz Sarıkayalar bölgesi çok yakınımızda gibi görünse de ulaşmak biraz zaman aldı.Sarıkaya tepede kısa bir manzara keyfinden sonra, tepede sanki bizim için hazırlanmış gibi duran ateş ocağı ve toplanan odunlar, aslında hiç hesapta olmayan ateş yakma isteğimiz ön plana çıkartı, yukarıda  esen rüzgardan korunmak için tepenin altında kuytu bir alan da, taşıdığımız odunları  Özcan' ın üstün marifeti ile çocuklara da kışın nasıl ateş yakılacağının bire bir görsel eğitimi eşliğinde ateşimizi yaktık.     
Dönüş yolunda gölün karşı kıyısından ilerleyişimiz, ayaklarımıza yapışan çamurun zaman zaman çoçukları zorlanması, zaman zaman anlamsız yere kayganlaşan zeminde düşmelerinin verdiği keyif ve kirlenmenin kızgınlığı ile irtifa kaybederek devam etti.varış noktamızda, Türk insanın o misafir perverliği yine ön plana çıkmış, çocukların kısmetlerini tatmış, bugünün bir başka ödülünü almışlardı.
Yüzlerinde ki gülümseme eksik olmasın....
Özcan, Ulaş ve Denis'e çok teşekkürler.