Recent Posts

Çatak Kanyonu Kastamonu

Unutmayın ki yaşam aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.

Yürüyüş Parkurları GPS Kayıtları

Mutluluk varılacak bir istasyon değil bir yolculuk biçimidir..

Fotoğraflarım

Eğer hikayeyi sözcüklerle anlatabilseydim, yanımda sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım.

Doğa Sporları Hakkında Bilgiler

Daha bir çok bilgi…

1 Eylül 2014 Pazartesi

30 - 31.08.2014 Hattuşa Kamp ve Hattuşa Bisiklet tur ve Keşfi

Kamp günü geldi.
Bir aydır üzerinde sürekli konuştuğumuz, hatta her seferinde neredeyse çeşitli bahanelerle onun yerine şurayamı gitsek, yok şurasımı olsun derken, üzerinde nihai olarak karar verdiğimiz Hattuşa kampı günü gelip çatmıştı.
Bölge üzerinde yaptığımız küçük araştırmadan, Hitit uygarlığı kalıntılarının yakınlarında bir iki yer tesbit etsekte, alternatif olarak daha yukarda bulunan bir gölette aklımızın bir köşesine not ederek 30 Ağustos Zafer bayramı günü, sabah eşyalarımızı aracımıza yükleyerek, yollara düştük.
Eskiden çalışmış olduğum Kırıkkale bölgesinde bulunan şantiyede kalan Mehmet arkadaşımı ziyaret ettik, beklemediğimiz şekilde bizi ağırlayan Mehmetle ayrılıktan sonra, Sungurlu da 2 günlük erzak ihtiyacımızı karşıladıktan sonra, kamp bölgemiz olan Boğazkale bölgesine ulaştık.
Boğazkale de Hattuşa yol ayrımında, bölgenin muhtarının sıcak karşılaması ile kamp kurabileceğimiz yerler hakkın kısa bilgiler aldıktan sonra, kamp alanı keşifi konusunda yola devam ettik.İlk izlenim bizi kamp alanı konusunda hayal kırıklığına da uğratsa, benim google Earth te gördüğüm, Muhtarında bize önerdiği İbrikçi köyü yolundaki göletin uygun olduğuna karar vererek, direk olarak bu alana ilerledik.
Bu alan aslında, yerleşim yerinden çok uzak bir yer olmasına rağmen, piknik alanı gibi düzenlenmiş, etrafı çevrili ve kanımca çocuklarla kamp atılabilecek güvenli bir alan.Kendimize uygun bir alan bulduktan sonra, çadırlarımız kurmakla başladığımız iş, biz, akşam ki ateş başı sohbetleri için ağaç toplama ile uğraşırken, çocuklar güvenli alanda bisikletlerini sürerek eğlendiler.
Akşam, yemek vs fasıllarını bitirdikten sonra, ateş başında, yıldızların altındaki sohbetimiz, yudumladığımız şarabın verdiği mayhoşlukla devam etti.Denis' in daha önce kamp tecribesi olmasına rağmen, akşam orman içinden gelen yada geldiğini zannettiği seslere pür dikkati, gözümüzden kaçmadı.Ulaş çoktan uyumuştu bile.Günün yorgunluğunu atmak, sabaha düşündüğümüz bisiklet turuna zinnde kalkmak için çadırlarımıza çekildik.
Güzel bir gün......
Sabah herkesin yüzündeki tebessüm bulunduğumuz ortamdan ne kadar mutlu olduğumuzu gösterirken, çocukların annelerine telefonda ne kadar mutlu olduklarını ifade etmeleri bunun bir ispatı niteliğinde idi.
Sabah kahvaltı faslından sonra, bisiklet turu sonrası yorgunluk üzerine, toparlanma işleri ile uğraşmamak üzere, yiyecek kısmı hariç, çadır ve diğer kamp malzemelerimizi toplayarak aracımıza koyduk.Kısa bir durum değerlendirmesi sonrası, doğaçlama olarak bulunduğumuz, vadiden ve tarlalar arasından Hitit uygarlığının bulunduğu, Hattuşa harabelerinin olduğu bölgenin arkasına kadar ulaştık.Zaman zaman bisiklerimizi elle taşıdığımız Enduro tarzındaki turumuz, çocuklara Hattuşada bulunan antik kalıntıları, sevdikleri bisiklet ile birlikte sunmak, sıkılmadan dolaşmalarını sağladı.Bu noktadan sonra Planladığımız Yazılı Kaya bölgesine olan turumuz, havanın sıcak olması ve çocuklar için çok zorlayıcı olacağı düşüncesi ile vazgeçerek, kamp alanına  patika ve tarla yollarından ulaştık.Gecenin soğuğunu içinden atamayan lezzetine doyamadığımız karpuzumuzu yedikten sonra, hızlarını alamayan çocuklar ve Özcan kısa bir tur daha yaptıktan sonra, bir gün daha kalalım serzenişleri ile arabamızı hazırlayarak önce Yazılı Kaya ziyaretten sonra, bir gün öncesinden Mehmet' in abi dönüşte mutlaka uğrayın sözü ile Kırıkkale de verdiğimiz mola ardından, Ankara Ulaştık.
  



































































18 Ağustos 2014 Pazartesi

17.08.2014 Dörtdivan Bisiklet Turu

2014 Yılının Ankara da geçecek olan en sıcak gününde, bütün planlarım evde oturmak üzerine kurulmuşken, Özcan dan gelen abi plan yapalım mı önerisi ile kısa bir görüşme sonrası Dörtdivan' a gitmeye karar verdik.
Burayı tercih etmemizin en büyük nedeni, sıcak bir dönemde Dere ve şelalede yıkanmak var.Kararlaştırdığımız erken saatte Dörtdivan'a gitmek üzere yola çıktık, Yolda erzak tamamlamak vb nedenlerle durmak zorunda kalmadık, Özcan her şeyi fazlası ile almış.
Gidiş yolumuz, bisiklete binme hevesi ile bekleyen Ulaş için oldukça uzun geçti, biz ise etrafı seyretmeye doyamıyoruz.
Dörtdivanı geçtikten sonra , dere yatağının yanında kısa bir mola veriyoruz, su seviyesi az ama moraller yerinde.
Evet tur başlıyor. Aracımızı uygun bir yere yerleştirip gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra, güzel ve insanı çok fazla zorlamayacak şekilde sürekli tırmanarak, Köroğlu dağına doğru ilerliyoruz.Yaklaşık 2-3 km mesafe sonra, daha önce kamp atıldığı belli olan bir noktada Ulaş havuz u andıran bir kısımda derede yıkanarak suyun tadını çıkarıyor, biz ise ilerde daha boyumuza uygun bir yer bulmak isteğimizle, yıkanma işini sonraya bırakıyoruz.Bu mevsimde görsel şöleni çok çekici gelmese de, çam kokusu, temiz bol oksijenli havayı teneffüs edebilmek bütün beklentilerimi karşılıyor.İlerleyişimiz sırasında kendimiz için yüzecek iki derin nokta tesbit ediyor ve işaretliyoruz.Ardından artık ilk zirveye geldik, buradan sonra ya Köroğlu dağına doğru yada Batı istikametinde ormana doğru giden tepeye ilerleme konusunda kararımızı veriyoruz.Yaklaşık 2-3 km ilerlediğimiz de artık, daha da yaban hayatının içinde olduğumuzu hissettirecek bir atmosfere girdiğimizi hissederken, Biraz mız mızlanmaya başlayan Ulaş'a da bak şimdi 1750 mt ye çıkacağız gazı ile biraz daha ilerlemesi ni sağlıyoruz.Ulaş bulunduğu ortamdan gayet memnun , bu sıra da karşıdan gelen enduroya çıkmış, motor sürücüsü ile karşılıklı geldiğimiz yollar hakkında bilgi aldıktan sonra, geri dönmeyi düşündüğümüz noktada motor sürücüsünün 500-1000 mt ilerden aşağı ya döneceksiniz bilgisi üzerine biraz ilerlesek te, motorlu arac sürücülerine mesafeler kısa geliyor olmalı ki, sıcakta bu yol ayrımına kadar gitmeyi göz önüne alamadık.Geçtiğimiz son 500-600 mt Ulaş için zorlu bir yol, inişler kendisi için biraz riskli, böyle olmasına rağmen Ulaş bu kısmı başarılı bir şekilde iniyor, yolun biraz daha düzgünleştiği bir kısımda önde ilerlediğim sırada arkadan gelen, Özcanın haykırışı arkasından, Ulaşın can acısı ile yükselen sesi, arkama döndüğümde Ulaşın acı çektiği görüntüsü ile karşılaştım.
Hemen kendisini sakinleştirip, düzgün bir yere  yerleştirdikten sonra genel bir fiziksel kontrolden sonra çok önemli bir şeyin olmadığını düşünmekle beraber, Ulaşın acı çığlıkları kafamızda çeşitli düşüncelere yol açıyor.Yanağında çarpmadan kaynaklanan kanamasını durduktan sonra, Arabayı getirmek üzere ayrılıyorum, hızlı bir şekilde iniyorum, bir yandan da kendi kendime, Ömer dikkatli olman lazım, bir kazaya daha kesinlikle yer yok düşüncesi ilerliyorum, aman Allahım yol bitmiyor.
Döndüğümde Ulaşın sakinleşmiş ve iyi durumunu görünce daha da rahatlıyorum...
Dörtdivan da sağlık ocağı çalışanlarını yerlerinde olduklarını bildiğimiz halde, ulaşamamak canımızı sıkmış olsa da, mesafenin kısa olması nedeniyle, Gerede Devlet Hastanesi acil servisinde gerekli pansuman ve röntgen işlemleri sonrası,bir şey olmadığını öğrenmenin verdiği moralle, üzerine yenilen güzel yemekle Ulaş  ve biz kendimize geliyoruz.
Yolda, anlatacağı hikayenin giriş, gelişme ve sonuç kısımlarının provaları ile bizim şelalede yıkanamama serzenişleri ile Ankara' ya ulaşıyoruz.Geçmiş Olsun.

- Her zaman aldığım ama bu sefer  yanıma almadığım ilk yardım çantam için kendime kızdım.
- Bu tür sporlar da grup içinde ki katılımcıların durumlarını iyi analiz etmek gerekmekte.
- Ben tek başıma şuraya gittim geldim demek marifet değil, en az 3 kişi olmanın önemini yaşadık.
- Bisiklet söz konusu olunca kesinlikle kullanacağınız arazi şartlarına göre lastik tercihi ve kalitesi önemli.
- Bir önlem olarak ta Lastik havalarını biraz indirebilirdik.Düşünemedik