Recent Posts

Çatak Kanyonu Kastamonu

Unutmayın ki yaşam aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.

Yürüyüş Parkurları GPS Kayıtları

Mutluluk varılacak bir istasyon değil bir yolculuk biçimidir..

Fotoğraflarım

Eğer hikayeyi sözcüklerle anlatabilseydim, yanımda sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım.

Doğa Sporları Hakkında Bilgiler

Daha bir çok bilgi…

6 Mart 2017 Pazartesi

05.03.2017 CANKURTARAN MEVKII COGULLU KOY YAYLASI DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Bahar gelmiş 
Kimi sıkı sıkıya tuttunmanın kişiyi güçlü kıldığını düşünür, kimi de gerektiğinde bırakabilmenin.
Sylvia Robinson


Yaşam önüne çözmen gereken sorunlar ve testler çıkartmaya devam edecek ama yaşama gergin değil, rahat yaklaştığında en zor durumdan bile zevk alacak bir şeyler bulabileceksin.Her şeyi söylemesi yapmaktan kolaydır.......
Yaklaşık 20 yıl önce tanıştığım o zamanlar hayat yolumu çizmemde bana cesaret veren ve yukarıdaki cümlelerde ki mesajı ve buna benzer bir çok mesajlarında bana rehberlik eden kitapda yazıları hayatımda uygulamak ve kendime dönüp muhakeme yaptığım en iyi ortamın doğanın içinde yer almak olduğunu biliyorum.Aslında insan doğanın bir parçası olma özelliğini sanırım kendine geliştirdiği yeni yaşam biçimleri ile kaybetmiş, belki de aslına dönmek için sonu olmayan bir döngünün içinde kaybolmuş vaziyette.
Yürüyüşün başlangıç kısımları

Hayat bize daima kendi isteklerimiz doğrultusunda olanaklar sunmuyor, bu yüzden isteklerimizin esiri oluyoruz.Bu da endişe, çaresizlik ve umutsuzluk yaratıyor.Küçük arzuların peşinden gitmek geçici doyumlar verebiliyor ama kalıcı mutluluk sağlamıyor. 
Yaşamın olağan akışı içinde kendimi en çok mutlu hissettiğim doğanın içinde olabilmek için günleri saymak ne kadar tuhaf bir duygu ama kendimize kurduğumuz yaşam modeli içinde ki en büyük eksikliğimizi gidermek için bazen günler saymak gerekebiliyor.
O günlerden birisi ve yola çıkmak için saatler kalmış, Denisin kursu olması nedeni ile üzerimde ki sorumlulukları paylaşamamanın verdiği zorunluluk nedeni ile son zamanlarda üşengeçlik yapmadan öğle saatlerinde düşüyoruz yollara.

Buluşmak için can attığımız manzara

Denis bütün haftanın verdiği yorgunluk ve bir kaç gündür yaşadığı rahatsızlık nedeni ile arka koltukta yarı bükük vaziyette belki de bugüne kadar tatmadığı en güzel uyku halinde iken, biz ise Serdar ile hayatın karşımıza koyduğu sorunları irdelemek ile meşgulüz.Zaman ilerleyip kilometreler bir biri arkasında kalmaya devam ederken Serdar ın neyse Ömer boş ver  güne odaklanalım nidasıyla, seyahatimize odaklandık.
Doğa yürüyüşlerine başladığım 2006 yıllarda Yücel Elibüyük hocam la gediğim bu bölge ile aklımın bir kenarlarında kazınan hatıraları ile Serdar, Denis ve ben orman derinliklerine doğru ilerlemeye başladık.Son zamanlarda  eskisi gibi önceden arazi üzerinde rota çalışması yapmadan tamamen doğaçlama, zamanı doğru kullanarak o an  içimizden nasıl gitmek geliyorsa  o şekilde yürüyüşümüze devam ettik.Bölgede mevsim geçişi olması nedeni ile oldukça yoğun yağmış karlar yer yer erimiş olsada genel olarak durmakta, güneşin sıcak yüzü ile tanışan toprakta açılan alanlarda çiğdemler kendini göstermeye başlamış, sanki  bizde görsel bir şölen hazırlamışlardı.
Renk renk çiğdemler
Denis ile uzun zamanadır birlikte doğada vakit geçirmemiştik, hepimizi etkileyen ayaklarımızın içinde hissettiğimiz kar suları Denisin biraz canını sıksada, her adımında onun ne kadar mutlu olduğunu görmek, yoğun okul ve kurs temposundan bir nebze uzaklaşmasını sağlamak benim içinde mutluluk verici idi.
Şırıl şırıl akan dere kenarında Serdarın bulduğu kuru alanda,  en lüks restaurantlarda bile bulamayacağımız manzara eşliğinde öğle yemeğimizi yedik.
Yemek Molası



Artık biraz daha fazla yürümeye odaklanıp ormanın içinde ilerleyişimize devam ederek ismini daha sonradan öğrendiğimiz Dümenler köyü yaylası ve göletinden sonra, Çoğullu köyü yaylasına ulaştık.Yaylalar üzerinde ki kardan kurtulmanın zamanını beklediğinden yayla sakinleri de henüz teşrif etmemiş,dolayısı ile yaylalar üzerindeki yaban havasını atamamış.
Yayla evleri

Nasıl bir yayla evi ise
Günümüzde insanın şehirde kurduğu yaşantıyı yaylalara aktarı taşıması çok manidar, yapılaşma ve evler şehiri aratmayacak nitelikle..
Çoğullu yaylasından sonra içimize, hücrelerimize kadar sindirdiğimiz oksijen ve hafızalarımıza kazıdığımız hayatla bağlantı kurduğumuz sessizlik, kuş sesleri, çiğdemler ve ormanın yeşillikleri eşliğinde aracımıza doğru yöneldik.9 kilometrelik yürüyüşümüzü termostaki çayımızla taçlandırdık.
Dumenler yaylası göleti

Çogullu Yaylasından manzara
Bir sonrakinin  ne zaman ve neresi olacağı ümit ve beklentisi bizi ayakta tutmaya devam edecek....     

Albumun Diğer Fotoğrafları için Tıklayınız


6 Şubat 2017 Pazartesi

05.01.2017 GEBELER YAYLASI DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Hava şartlarından bir kesit



Bir Tadımlık Nefes
Her günü son günmüş gibi yaşayın Nasıl olsa bir gün haklı çıkacaksınız!
Steve Jobs

Bazen insanlar sigaradan aldıkları bir tadımlık nefesin hiç bir şeye değişmeyeceğini saatlerce anlattıkları olmuştur.Benim için de eskisi gibi sıklıkla yapamadığım ama fırsat buldukça bir tadımlık nefes için bile geldigimiz doğada yaşadıklarımızı ve hissettiklerimi saatlerce anlatabilir, yaşadiğim an ve hatıraları uzun süre sonra bile metre metre  anlatacak kadar hafızamda kazınacağını bilmek beni hep ayakta tutmustur.

Hayatla gerçek anlamda bağlantı kurmak , rüzgarın ağaç dallarını sallarken üzerinden düşen kar kütlesinin havada dans eden tanelerini izlemek, yeşilin beyazla kardeşliği , ayaklarımın altında ezilen karların çıkartiği o hışırtı sesi, bazen üzerinde agaçlarin siluetini yansıtan suyun üzerinde ki tablo, rakım yükseldikçe  küçülen agaçlar, sessizliğin sesini dinlerken, göremedigin  ama sesini duyunca  hayalinde imgeledigin kuşların sesi için bugün öğlen saatlerinde ankara ili sınırlarının bitimi, Bolu ili sınırı başlangıcında bulunan gebeler yaylasi ile alakoç yaylası bölgesi ne tamamen doğaçlama bir yürüyüs ve bir tadimlik nefes için geldik.


Yürüyüş boyunca genel manzaramız

Arazide bulunan yoğun kar nedeni ile aracımızı ana yola  bırakarak, içinde bulunmayı düşündüğümüz tepenin eteklerindeki yaylanın içinden doğru başlayan yürüyüşümüz, karşilaştığımız derin kar tabakası nedeni ile kendimizi hiç riske atmadan mümkün olduğu kadar yürüyüp, dönmek üzere verdigimiz kararla başladi.İlk 10 dakikalık zaman diliminde muhtemelen sabah aynı bölgede bulunan bir yürüyüş grubunun açmis oldugu izleri görmemizle yürüyüşümüz kolaylaşmış


Bizden öncekilerin izleri

 ama bölgeye geç bir saatte gelmiş olmamiz nedeni yürüyüiümüze 1-1,5 saat ilerledikten sonra dönüş için aracımıza takip ettigimiz izlerden çıkarak ilerlemenin bizi çok yoracagını düşünerek verdigimiz yemek ve çay molası ardından tekrar aynı güzergahtan her adımda atmosferin tadını çikararak yaptığımız 7 km`lik yürüyüşün ardından aracımıza ulaştik. Saat 14:00 de ulaştığımız bölgede, bu kadar kısa zamanda yaptığımız yürüyüşün bile bize kattıklarını hafızalarımıza yerleştirdik.
Yürürken


Bu çayın tadı hiç bir şeyde yok

Artık yarınlara karşı en ufak bir umut bile beslemediğim, kaygı ve endişelerimin arttiği son günlerden birinde yine doğada olmanın vermiş oldugu enerji ile  ve  üzerimize çöken kara bulutların bugün üzerinde yürüdüğümüz bembayaz kar örtüsü ile kaplanıp temizlenmesi dilekleri ile evimize döndük.


Her şey bu beyaz gibi saf olsun

Bölge Ankara sınırları bitimi, Bolu ili sınırları başlangıcında sık orman dokusu ve yüksek rakımı dolayısı ile bulunduğumuz mevsime göre hava sıcaklığı yürüyüş için uygun, yer yer 1 metreyi bulan genelde 50 cm ile 1 metre arasıda değişen yükseklikte kar ile kaplı idi.



Yürüyüş sonu bir çay keyfi daha

Parkur





15 Ocak 2017 Pazar

15.01.2017 GUVENC KOYU KAZAN KURTARICIMIZ

Blog sayfasındaki sıralanan tarihler, ne kadar uzun zamandır doğadan uzak ve ayrı kaldığımın bir ispatı niteliğinde artık  miyadı dolmuş bilgisayar ekranımın üstünde bana doğru sırıtmakta.
İnsan hayatını kendisinin yönlendirip ve yönetebileceğine inananlardanım fakat  yaşadığım son bir senelik dönemde bazen hayat ayaklarının altından akıp giderken müdahale edememenin, bazen bir köşede gerilmiş uzanan bir kedi misali gibi hayat devam ederken bir köşede sadece izlemekle yetinebileceğinin farkındalığına eriştim. 


Akıntısında kapılıp onun ile birlikte çoşup eğlenmek varken, bir köşesinde bekleyip günlük monoton işlerin üstesinden gelmeye çalıştığım sıkıcı günlerin arkasından, Serdar ile birlikte zamanlama olarak geç kalmış olsak ta maksatımızın doğada geçireceğimiz 3-4 saatlik bir zaman diliminin bize kazandıracağı değerlerin farkında, her zaman ki kurtarıcı bölgesi olarak ilan ettiğimiz Kazan Güvenç köyü bölgesine geldik.Daha önce yürüdüğümüz küçük vadi içerisinde yaklaşık 7 km her adımın tadını çıkartarak, etrafı izleyerek, 




 sessizliğin dinginliğinin farkındalığı ve her adımda karşılaştığımız taze domuz, tilki izleri ve hemen hemen 30*40 mt ötemizden fırlayan tavşanın bize verdiği keyifle bir miktar zirve yapalım desekte, sahip olduğumuz en değerli motor ve mekanik parçalarının hopps Ömer dizlerin yağlanması gerek serzenişi ile çok daha fazla tırmanmanın anlamsız olacağı düşüncesi ile manzara eşliğinde yemek ve çay molamız sonrası, yağan kar eşliğinde dönüşe geçtik.



İçimde büyüyen huzur, dinginlik ve tatlı tebessüm ile  vardığımız evimizde, hissedilen pozitif enerji 
zaten sçyleyecek söz bırakmıyor.
Sonsuz sevgiyle doğa....